DİĞER
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Kapitalist sistemin pek çok konuda sınıfta kaldığını, kuyrukluyıldız kriziyle örnekleyerek gösteren Don't Look Up bir kara komedi. Ama hakikat sonrası dünyada biraz malumun ilamı gibi duruyor..."
“Weeks’e göre çalışma sorunu her ne kadar ‘sınıfa’ içsel olsa da, sınıfı çapraz kesen kategoriler varsayar. Böylece proletaryanın ötesine uzanan aktörleri kapsayabilir. Yani çalışma sorunu ‘sınıf mücadelesinin alanını genişletme’ ve karşılıklı bağımlılığı görünür hale getirme potansiyeli taşır.”
"İnsanın kendine yalan söylemesinde, kendini ötekileştirmesine, düşünceyi oluşturan sessiz diyaloğun hakikatle yüzleştirici işlevinden kaçıp megafonla ötekinin (kendi benliğinin) kulağı dibinde bağıran bir cazgıra dönüşmesine şahit oluruz."
Salgın ve karantina günleri boyunca dergiler basılamadı, dağıtılamadı... Pandeminin dergilere ve dergi yayıncılığına etkilerini dergi yayıncılarına sorduk...
Lee Mcintyre’ın çalışmasını adadığı kriz, belki tüm diğer krizleri anlamamıza da olanak sağlayan, anahtar bir kriz: onun deyimiyle, hakikat-sonrası çağa özgü olan şey, gerçekliği bilme düşüncesinin değil bizzat gerçekliğin varlığının hiçe sayılmasıdır
Varlık dergisinin böyle güncel ve önem arz eden bir konuyu ele alması bizce oldukça değerli. Fakat, söz konusu dosya, posthümanizm ve transhümanizm tartışmalarını tek bir kanala indirgeyerek posthümanizmi yalnızca teknolojik gelişmeler ışığında değerlendirilebilecek bir alana hapseder
Amerikan edebiyatının kenarda kişiliklerinden Cormac McCarthy'de yol artık keşif, özgürlük, umut sunmaz. Yolda ilerlemek, yer değiştirmek, yaşanacak bir gün daha kazanmaktan başka anlam taşımaz...
Biraz kazıyınca altından faşizmin yüzü beliren popülizm kavramı üzerindeki tartışmalar Hitler dönemini çağrıştırıyor. Sol popülizmden bile söz edilmesi, hatta popülizme panzehir olarak düşünülmesi bunun en belirgin örneği...
Ortaya çıktığı dönemde "realist ve akılcı akıma karşı" doğan vampir anlatılarının bugün, 2018 yılında geldiği nokta gerçekten de şu soruyu doğrular nitelikte: Vampirlerin kanını nereye kadar emeceğiz?
Şair kelimelerin kudretine aşina bir sesle kendi sesini bozmayı dener. Hakikati kendinin keşfetmeyeceğinin bilincinde, başka bir benle kendini bulur
Edip Cansever, muhtemelen sezgiyle, mavinin varlığını ilk duyurabildiği zamandan itibaren yüklenip yüklenip zamanı gelince bıraktığı ve hemen yenisini yüklendiği anlamları kavramış olabilir mi?
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.